Paylaş
BELEDİYE seçimleri çok az kişinin umduğu kadar CHP’nin galebesiyle sonuçlandı. Bu sonuçtan ders alması gerekenler umumî söylemin aksine politikacılardan ve hükûmetten evvel sorumsuzca konuşan, propaganda yapan, kamuoyunu çocuk yerine koyan basın ve medyadır. Medya ve küçük istisnaisiyle kamuoyu ölçüm şirketleri Türk halkının gözünde adamakıllı bir yara aldı. Herkes daha dikkatli yazmak ve haber vermek durumunda.
İkincisi bürokrasiyi oluşturan nepotizmin (adam kayırmacılığı) çıkış noktası olmadığı anlaşıldı. Kimse Türkiye’yi kayırma ve yerleştirme yöntemleri ile ele geçiremez. Güney Amerika usullerinin eski bir imparatorluğun kalıntısında sökmeyeceği, önünde sonunda patlak vereceği açık. Eğer ciddi tedbirler alınmazsa doğacak sonuçların herkes altında kalır.
Şüphesiz ki seçimden galip çıkan parti dahil herkesin belediyelerin muhtariyetine saygı duyması gerekir. En başta belediye başkan adaylarını tayin etmekten genel merkezlerin vazgeçmesi şarttır. Eskişehir’de Büyükerşen Hoca’nın tasvibiyle adaylığa konan Ayşe Ünlüce Hanım ümit vadediyor. Tebrik ederiz. İnşallah selefinin yolunda, onun mirasını iyi değerlendirecektir. Nitekim Büyükerşen’in yarattığı kurumları ve manzarasıyla âdeta bir Orta Avrupa şehrine dönen Eskişehir’in bu niteliğinin kaybı çok acı tepkiler yaratır. Eskişehir’in gelişen hâli civar kasabaları da etkiledi, CHP’ye rey verenlerin sayısı arttı. Başarılı belediye olan Sivrihisar’da CHP az farkla kazandı. Fakat bu zamana kadar AK Partili belediye başkanı yaratıcı biçimde çalışmıştı.
ANKARA’YA ÜMİT VERDİ
Üçüncü kere Fatma Şahin Hanım Gaziantep Belediye Başkanı oluyor, olumlu ve yapıcı. Bana sorarsınız en olumlu yanı da belde başkanlarıyla çok uyumlu çalışması. Belediye seçimlerinin yükselen gerçek portresi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tır. Küçük tarihî bir beldeyi diriltti, Ankara’ya da ümit verdi. Cumhuriyet’in başkentini sessiz sedasız reklamdan uzak bir biçimde daha iyi yerlere götüreceği açık. Seçimi şöhret değil hatta destek de değil çalışmak ve didinmek kazandırır. Safranbolu’da her dakika halkın içinde esnafın önünde turizmin getireceği olumsuz unsurları ustalıkla önleyen Elif Köse Hanım tekrar başkan. Antalya ikinci kere Muhittin Böcek Bey’i seçti. Aydın halkı her şeye rağmen tenkitleri dinleyen, eksikleri anında düzeltmeye çalışan Özlem Çerçioğlu Hanım’a belediye başkanı olarak güvenoyu verdi. Tokat belediye başkanlığına Recep Yazıcıoğlu valimizin oğlu Mehmet Kemal Yazıcıoğlu seçildi. Örnek, yaratıcı bir idareci ve güvenilir bir devlet adamı olan babasının mirasını devam ettireceği açık. Tokatlılar isabetli bir seçim yaptı. Bilecik Belediye Başkanlığı’na Melek Mızrak Subaşı seçildi. Bu güven oyudur. Kadın belediye başkanlarının sayısının artması yerel yönetimler için olumlu bir gelişme ve etkisi kısa zamanda görülecektir. Üsküdar, İstanbul Şehir Hatları A.Ş’nin başarılı eski Genel Müdüresi Sinem Dedetaş’ı seçti. İsabetli bir seçim, iyi çalışmalar...
YEREL DEMOKRASİYE DÖNÜŞ
İLK defadır ki bu seçimde bağımsız adaylar ortaya çıktı. Nasuh Mahruki bunların içinde bir partinin genel merkezinin dediğim dedik tutumu karşısında bağımsız seçime girdi ve yüzde 15 gibi memleketimiz ölçülerinde yüksek bir oy oranına ulaştı. Nasuh Mahruki’nin politikadan çekilmemesi ve devam etmesi gerekiyor.
Fatih’te Suriyeli nüfusun reyi hâkim oldu. Madem rey veriyordur; Suriyelilere şunu anlatmak lazım; etrafla daha kaynaşarak, daha fazla istişarede bulunarak, söz dinleyerek rey versinler. Parti mühim değil ev sahibinize uyun. Suriçi İstanbul (Intramuros) yani Dersaadet önemlidir. Tarihimize ve dünyaya karşı sorumluyuz. Böyle sağdan soldan gelenlerin kitle hâlinde söz sahibi olması isabetli olmuyor, hemşeri gibi değil, bindirilmiş kitle hâlinde hareket şuursuzluktur.
Urla’da belediye idaresi keşmekeşten ve kayyumluk döneminden çıktı. CHP’nin adayı kazandı. Selçuk Balkan bilinen bir şehirci ve mühendistir. Çeşme Belediye Başkanı Lâl Denizli oldu. Yaşına rağmen tecrübeli parti üyesidir. Çanakkale Kalkım Belediyesi’nin genç başkanı Zeynep Çelik, Antalya Korkuteli’nin güzel başkanı Saniye Caran, hepsiyle iftihar ediyoruz. Bunların yanında pırıl pırıl bir sonuç daha var; Akbelen Ormanı savunmasının önde gelen temsilcilerinden Nejla Işık, İkizköy’ün yeni muhtarı oldu. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin daimî baskısından bunalan Ayvalık Belediyesi Mesut Ergin’e güvenoyunu tazeledi. Ayrıca Balıkesir’de ilk defa Ayvalık ile iyi geçinecek bir büyükşehir belediyesi teşekkül etti. Bunlar olumlu gelişmelerdir.
BELEDİYE MECLİSLERİNE SEÇİM ŞARTLARI DEĞİŞTİRİLMELİ
Seçmen profili değişiyor. Siyasete küskün olan gençlik bile iş belediye seçimine gelince daha çok ilgi duydu. Bundan sonra yapılacak iş belediye meclislerine seçim şartlarını değiştirmektir. Ne olursa olsun üniversite şehirlerinde üniversite öğrenci ve hocalarının belediye meclislerine girmesi şart. Mahalle teşkilatlarının değişmesi lazım. Bilhassa muhtarlık bölgelerinde her yerin nüfus kompozisyonuna ve komşuların birbiriyle olan ilişkilerine ve geleneksel örtülerine göre yeniden bir taksimat düşünülmeli. Kadın belediye başkanları sayıca arttı; ama hâlâ oran Millet Meclisi’nin altında. Halbuki, Behice Boran, Nermin Nefçi, Sevil Korum ve Çağlayan Ege gibi birkaç kadın milletvekili ve kadın bakanı saymazsak, kadın belediye başkanları hemcinsleri milletvekili ve bakanlardan daha çalışkan ve yapıcıdır.
Ümit ediyoruz bu seçim sonuçlarından da anlaşılacağı üzere genel merkezlerin “Biz kimi istersek o aday olur, gösterdiğimiz aday da kim olursa olsun kazanır” anlayışından vazgeçmeleri kesinlik kazanmıştır çünkü abes zihniyet her tarafta ilk darbeyi yedi.
III. SELİM
III. Selim Osmanlı reformasyonu başlar. İlk reformatör tepkici çevrelere karşı maalesef çok yumuşak davrandı. Orduyu ıslah eden ve Nizam-ı Cedid’i kuran bir hükümdarın Karadeniz boğazının kalelerindeki boğaz yamakları dediğimiz Karadenizlilerin Kabakçı Mustafa önderliğinde (burada kaba öncü demektir) başkente yürüyüp iktidarı devirmesi bu vurdumduymazlığın gerekçesidir.
Devir değiştirecek insanların bazı hâlde çok sert davranması gerekir. 18., 19. asır dönemecinde reform yapanlar asrın başında Büyük Petro, 19. asrın başında da Sultan II. Mahmud acımasız davranmışlardır. III. Selim figürü ise etkisiz kaldı. Aydın düşünmeye gayret eden bir hükümdardı. Dünyayı çok iyi tanıdığı söylenemez ama en azından onun saltanatı devrinde Fransız İhtilali’nin yeniliklerine daha doğrusu yeni hükümetine karşı Osmanlı İmparatorluğu çok hayırhah yaklaştı.
Bu hatta Avusturya ve Rusya’nın başına gelenlerden sonra İstanbul çevrelerinde hoş karşılanan bir ihtilaldi denebilir. Ne zamanki Napoléon Mısır’a saldırdı iş değişti. Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu ilk defa müttefik oldu. Bu ittifakla Adriyatik Denizi’ndeki İon adaları Fransızların işgalinden kurtarıldı ve bir cumhuriyet ilan edildi.
BAROK DÖNEMİNİ TEMSİL EDER
III. Selim Osmanlı tarihinde Barok denen değişim dönemini temsil eder. İstanbul’un mimarisi de askerî yatırımlar da yön değiştirdi. Türk musikisi, tabii bu musikide usta olan II. Mahmud’un hem orduya hem de içtimaî hayatımızın içinde Batı musikisini sokmasını önleyemedi, gerekli görülmüştür.
III. Selim’in reformları bilhassa askerî eğitim alanında göze çarpar. Tamamlanamayan bu reform hareketinin yine kanlı bir ihtilalden sonra II. Mahmud’un eliyle Türkiye Tanzimat dönemine sürüklediği açıktır. Aslında Osmanlı Tanzimatı genç Padişah Abdülmecid’İn tahta geçip de 1839 Tanzimat Hattı hümayunu ilan ettiği gün değil II. Mahmud’dan itibaren onun idari, askerî reformlarıyla başlamıştır.
Paylaş